Blogger tarafından desteklenmektedir.
RSS

Vaiz Sokağı Numara 70

Ben sana kürk alamam doğrusu
Güzel bileklerine bilezik alamam.
Bir kap yemek, bir elbise.
Öyle bir tad var ki fakirliğimizde
Başka hiç bir şeyde bulamam..

Sokağımız arnavut kaldırımı,
Evimiz ahşap iki oda.
Daha iyisi de olabilirdi ya,
Şükür buna da...

– "Ama Hamdi beylerin.."
– Hamdi beylere bakma sen,
Tencere maltızda, fasulye tencerede
Çocuklar kapının önünde oynuyor mu ?
Ona bak sen..

– "Perdemiz kadife olmalıydı.."
– Basma da güzel olur, sevince.

Biliyorsun ancak boğazımıza,
Olmuyor ha deyince..

– "Kimbilir bir gün belki.."
– Adam sen de, aldırma,
Bunlar düşünmeye değmez
Hem hayat dediğin ne ki ?..


TURGUT UYAR

*İkinci Yeni


  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

EVRENİN OLUŞUMU - 1


        

                Evrenin oluşumuyla ilgili şimdiye kadar sayısız fikir ortaya atıldı. Ancak günümüzde kabul gören ve açıklayıcı olan tek teori Big Bang (büyük patlama) teorisidir. İlk olarak 1922 yılında Alexander Friedmann (Rusya) tarafından sözü edilen kuram, 1929 yılında Edwinn Hubble (ABD) tarafından ispatlanmıştır. Hubble teleskobuyla evrenin genişlemekte olduğuna dair bir çok kanıt gözlemlenebilmiş, ancak teori 1989 yılında NASA tarfından, uzayda yapılan ölçümlerle kesin olarak kabul görmüştür. Evrendeki tüm galaksilerin birbirinden uzaklaşmakta olduğu gerçeği, günümüzde de bu teoriyi destekleyen en somut kanıttır.
                Öncelikle bu yazıyı 'gözlemlenebilmiş bilimsel kanıtlar' ışığında yazdığımı belirtmek isterim. Bazı noktaları daha anlaşılır kılmak adına çok fazla terim kullanmamaya çalıştım. Konuyu sadeleştirmek için de kısa cümlelerle ilerlemeyi tercih ettim. Okurken gözünüzde canlandırmak anlamı daha da güçlendiriyor. zaman devam edeyim... 
               13.7 Milyar yıl önce kozmik bir patlama, çok küçük ve ultra sıcak bir enerji bulutu açığa çıkardı. Patlamayla beraber hızla genişlemeye başlayan bu bulut yoğun bir radyasyon ışıması yayıyordu. Boyutları bir 'atom'dan daha küçük olan ve her saniye trilyonlarca km2 genişleyen evren aynı zamanda hızla soğuyordu da.. Bu saf enerji soğudukça trilyonlarca yan atom şeklinde maddeler oluşturmaya başladı; Nötronlar, elektronlar ve protonlar gibi maddeyi oluşturan temel parçacıkların bu süreçte ortaya çıkmış olabileceği düşünülüyor... 
               Açığa çıkan madde ve anti-maddeler çarpıştıkça, birbirlerini yok ederek büyük enerji patlamalarına yol açtılar. Ortaya çıkan bu parçacıklar toz halini alana dek dağıldı ve evren dakikalar içerisinde binlerce ışık yılı genişliğe ulaşabildi... Genç evren 'gaz bulutu' halinde binlerce yüzyıl varlığını sürdürdükten sonra sis yavaş yavaş dağıldı.. Tam da bu noktada 'kütle çekimi' nin devreye girmesiyle büyük olan küçük olanı çekmeye başladı. Bu arada yer çekimi, büyük patlamadan itibaren ortaya çıkmıştı zaten ve sürekli işlemekteydi. Patlamayı takip eden süreçte ortaya çıkan gazlar o binlerce yıl boyunca birbirlerine çekildiler yani...
               Milyonlarca yıl sonra, ince bir gaz halindeki bu maddeler evrene yayılmaya başladı.. Maddeler birbirlerine eşit uzaklıkta olmadığı için ve çekim noktalarının farklılığından ötürü 'düzensiz' bir şekilde birbirlerine çekilip kütleleşmeye başladılar. Bunun sonucu olarak, bu gaz denizinin bazı yerleri daha ince, bazı yerleri daha yoğun oluyordu. Boşlukların dışında kalan alanlarda ise daha sonra yıldızlar ve galaksiler şekillenmeye başladı... 
              Evet, buraya kadar size, evrenin oluşumunun 'ilk aşaması' nı anlatmaya çalıştım. Sonraki yazımda devamındaki süreci anlatmayı deneyeceğim; Yıldızların ve galaksilerin oluşumunu.. Bu türde ilk yazımdı. Umarım yeterince açıklayıcı olabilmişimdir...
              
              Son olarak; bilimin yegâne amacı sizi Tanrısız ve inançsız yapmak değildir. Bilim, uzun yıllar boyunca topladığı tüm verileri, güçlü bir teori oluşturabilmek adına geliştirir. Bu somut veriler mantıklı bir düzleme oturtulana kadar tartışılır ve sürekli test edilir, gözlemlenir. Kısaca diyorum ki; inançlı olmak bilime inanmakla çelişmez. Böyle bir ikilem sizi yorar.. Unutmayın, günümüzde ortalama yaşam süremiz yüz yıl öncesine oranla iki kat daha uzundur ve bunu tıp biliminin ilerlemesine borçluyuz...

                                                                                              Pelin Yılmaz

Kaynak olarak; 

*Cosmos la alakalı hemen hemen bütün sitelerde bu teoriden, ana hatlarıyla yukarıda anlattığım şekilde bahsedildiğini gördüm. 
** Bilim içerikli çeşitli tv kanallarından yine bu teoriyle ilgili paralel bilgilerin paylaşımından notlar aldım. (National Geographic, BBC Earth) 
*** Stephen Hawking'in "The Story Of Everything" belgeselinden aldığım notlar da çok işime yaradı diyebilirim.
           

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS