Blogger tarafından desteklenmektedir.
RSS

Kış Uykusu


                     



      Nuri Bilge Ceylan ismini ilk kez 2003 yılında, Cannes'da ödül alan "Uzak" filmiyle duymuştum. Kürsüye çıktığında yaptığı teşekkür konuşmasında: "Benim yalnız ülkem.." diyerek, bu zarif cümleyi hepimizin hafızasına kazımıştı..

       NBC'ın Cannes'la ilk münasebeti, çektiği ilk kısa film olan "Koza" nın 1995'te yarışmaya seçilen 'ilk Türk kısa filmi' olmasıyla başlıyor aslında.. Ardından "Taşra Üçlemesi" olarak nitelendirilen üç uzun metrajlı filmi geliyor; Kasaba (1997), Mayıs Sıkıntısı (1999) ve Uzak (2002).. Üçlemenin son filmi olan "Uzak" 2003 Cannes Film Festivali'nde 'Büyük Jüri Ödülü' nü alınca, NBC bir anda uluslararası alanda tanınan bir isim haline geliyor. Ardından 2008'de "Üç Maymun" ile yine Cannes Film Festival'inde 'En İyi Yönetmen Ödülü' nü, 2011'de de "Bir Zamanlar Anadolu'da" ile 'Büyük Jüri Ödülü' nü kazanıyor.. ve geçtiğimiz yıl 2014'te "Kış Uykusu" ile 'En İyi Film' ödülünü alarak Altın Palmiye' yi kucaklamıştı başarılı yönetmen..

        Filmlerinde hikayeye genelde günlük yaşamın ortasından dahil olduğumuz NBC sinemasında, az sayıda karakter görürüz. Önemli bir olay ya da sahne aracılığı ile tek ve yoğun bir etki uyandırmak ister. Onun hikayelerinde insanlar ve diyaloglar şaşırtıcı bir yalınlıkta gerçek hayattandır. Anlatımı daha sade ve etkin kılmak için sessizliği tercih eder ve müziği mümkün olduğunca az kullanır. Genellikle ironik bir raslantı sonucuyla oluşturulan sürpriz bir finalle de hikaye noktalanır.. 

       Kış Uykusu'nun konusuna gelirsek; Aydın (Haluk Bilginer) emekli bir tiyatrocudur. Oyunculuğu bıraktıktan sonra Kapadokya'ya, babasından yadigâr kalan butik oteli işletmek için geri döner. Ama mütemadiyen hep bir yerlere gitme isteği de taşır. Bu süreçte hayatında iki kadın vardır: Kendisine hep uzak ve soğuk duran genç karısı Nihal (Melisa Sözen) ve boşanmış olan kız kardeşi Necla (Demet Akbağ) ...

      Her bir oyuncu ayrı ayrı başarılılar ama merkezde üç karakter var. Haluk Bilginer'in son derece etkileyici olan performansına Demet Akbağ ve Melisa Sözen de aynı ölçüde eşlik ediyorlar..ve bu üç karakter genelde iç mekanlarda, NBC filmlerinde hiç alışık olmadığımız şekilde dakikalarca konuşuyorlar. Diyaloglar kişilik çözümlemelerine, psikolojik çıkarımlara ve insan doğasının derinliklerine girecek kadar yoğun.. Diğer taraftan bu diyaloglarda hoş bir alaycılık, tatlı bir mizah duygusu ve gergin çatışmalar da var. Onları izlerken kendimizi; eşimizi, dostumuzu, ailemizi bulacak kadar zevk alarak, sıkılmadan, merak duygusu içinde izlerken buluyoruz.. Bu duygunun bize geçmesindeki en büyük etken, kuşkusuz NBC'nın oyuncu yönetimindeki başarısı ve söz konusu oyuncuların bunu hayranlık verici bir doğallıkla ekrana yansıtmaları..İzlediğim en efsane 'sarhoş muhabbeti' sahnesini bu filmde gördüm diyebilirim ! Levent Öğretmen rolünde Nadir Sarıbacak, "3 Maymun" daki Ercan Kesal kadar kusursuz. Keza İsmail rolünde Nejat İşler de iyi duruyor.. Gökhan Tiryaki'nin şahane görüntü yönetmenliği ile hem iç hem dış mekanlar masalsı bir atmosfere dönüştürülmüş.. 

       NBC elbette sosyal ve siyasi meselelere duyarlı, çevresinde olup biteni en yakından takip eden, bunlara dertlenen bir sinema adamı olarak, diyaloglarının nerelere varabileceğinin farkında ve bunlar bir yerlere gitsin de istiyor usulca. Fakat o, insandan yola çıkmak istiyor öncelikle. Toplumu insanların oluşturduğunu, herşeyin bireyde başladığını hatırlatıyor ve filmlerinde insan doğasını deşerek yapıyor bunu..

     Kış Uykusu NBC'ın seyirciye en yakın filmi diyebilirim. Bir romanın anlatımından ziyade o romanın hikaye formuna yerleştirilip, bir tiyatro sahnesinde sunulması gibi adeta.. İzleterek, düşündürerek, güldürerek.. Yani diyeceğim odur ki; Kış Uykusu, okuyup sevdiğiniz bir romanın "keşke filmi yapılsa" demek yerine "keşke romanı da yazılsa" diyeceğiniz filmlerden...



  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

0 yorum:

Yorum Gönder